Hz. Enes bin Malik’in; “Resulullah (sas) söven, lanet eden, kötü söz söyleyen biri değildi. Birimize kızdığında ‘Alnın topraklansın’ derdi.” dediğini...
Enes bin Malik’in annesi Ümmü Süleym bir çocuk doğurunca, Resul-i Ekrem’in (sas), çocuğu istettiğini. Enes’in kollarında gelen çocuğu kucağına alarak Acve (iyi cins Medine hurması) hurmasını ağzında ezerek yumuşatıp bebeğin ağzına koyduğunu. Çocuğun onu yavaş yavaş emmesi üzerine, gülümseyerek “Medinelidir, hurmayı sever.” diyerek latife yaptığını ve dua ederek annesine gönderdiğini...
Hz. Ebu Zerr’in (ra); “Resulullah vefat edene kadar bizi o kadar güzel eğitmişti ki, gökte kanat çırpan bir kuşun hareketleri bile bize bir bilgiyi hatırlatırdı.” dediğini...
Uhud Savaşı’nda Efendimiz’in (sas) bindiği atın isminin Sekb (akan su) olduğunu...
Uhud Savaşı’nda Hz. Talha’nın (ra), Habibullah’ı (sas) korumaya çalışırken bir ara kan kaybından dolayı bayıldığını...
Hz. Peygamber’in (sas) Uhud’da yaraları ve yorgunluğu sebebiyle, tepeyi tırmanamayınca, ağır yaralarına rağmen Hz. Talha’nın, Efendimiz’i (sas) sırtına alarak gerekli yüksekliğe çıkardığını...
Server-i Ekrem (sas) ve ashabının, Uhud Savaşı sonrası çekildikleri tepede öğle namazını yorgunluk ve bitkinlikten ancak oturarak kıldıklarını ve sonra bir gözcü dikerek derin ve sakin bir uykuya daldıklarını...
Uhud’dan dönüşte Resul-i Ekrem (sas)’in akşam namazını kıldıktan sonra istirahat buyurduğunu ve aşırı yorgunluktan dolayı daldığı derin uykudan uyanamadığından yatsı namazını evinde eda ettiğini...