IĞDIR HAKKINDA GENEL BİLGİYüzölçümü: 3.539 km2
Nüfusu : 176.536
Nüfus yoğunluğu: km2 ye 50 kişi
Iğdır merkez nüfusu:
Komşu olduğu iller :Ağrı, Kars
İl trafik kodu : 76
İlçeleri : Merkez, Tuzluca, Karakoyunlu, Aralık
Köy sayısı:156
COĞRAFİ KONUMU: Doğu Anadolu Bölgesi’nin Erzurum-Kars bölümünde yer alan İlimiz aynı adı taşıyan ovanın güney kenarına yakın bir noktada, Ağrı Dağı’nın kuzey batı, eteklerinde kurulmuştur. kuzey ve kuzeydoğu sınırını Aras Nehri ve bu nehrin yatağı boyunca geçen Ermenistan sınırı teşkil eder. Bölgenin doğu ve güneydoğusunda Nahçıvan ve İran, güneyinde Ağrı İli, batı ve kuzeybatısında ise Kars İli yer almaktadır. 1927, 3.716 nüfusu 1970’de 20.000 ‘i aşmış 1975 de 30.000’e yaklaşmış 1990’da 35.000’i aşmıştır.
NÜFUS BİLGİLERİ: İlimizin toplam nüfusu, 2000 yılı genel nüfus sayımı geçici sonuçlarına göre 176.536'dır. Şehir ve köy nüfuslarının toplamı olarak merkez ilçe 106.621, Aralık İlçesi 24.098, Karakoyunlu İlçesi 19.644 ve Tuzluca İlçesi 26.173 nüfusa sahiptir. Km2’ye yaklaşık 50 kişi düşmektedir. İl’deki nüfus artış hızı ise ‰ 42.2 olmuştur.
Bölge nüfusunun % 50'si şehirsel, % 50’si de kırsal nüfustan müteşekkildir. Nüfusun yaklaşık % 25’i tarım, % 23’ü hayvancılık, % 33’ü ticaret ve sanayi ve %19’u da diğer sektörlerde çalışmaktadır.
İKLİMİ: Doğu Anadolunun sert iklimine göre bu ilimiz muhaliftir. Yüksek dağların ve yaylaların arasında kalan Aras düzlüğünde görülen ikilim hiçbir bölgemizde rastlayamadığımız bir kendine özgülüğe sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve nemlidir. Mikroklima iklime sahip olan Iğdır’ın jeolojik yönden yapısı alüvyoniktir. Iğdır da yapılan meteorolojik ölçülere göre; bu güne kadar en düşük sıcaklık –20 derece, en yüksek sıcaklık +40 derecedir. En çok yağmur ilk ve sonbaharda yağar.
BİTKİ ÖRTÜSÜ: Iğdır ili kendisine yakıştırılan “YEŞİL” sözcüğü ile neredeyse özdeşleşmiştir. “YEŞİL IĞDIR” eskilerin tabiriyle adıyla müsemma ifadesi, tanrının bahşettiği bitki örtüsündendir. Hz. Adem ile Hz. Havva’ nın yaşadığı İrem bağlarının da Büyük Ağrı Dağının kuzey etekleri Iğdır-Erivan ovası üzerinde yer aldığının savunulmaktadır. Bağları bahçeleriyle, yüz bir çeşit meyvesiyle cennet mekandır. ( Çok çeşidi münhasırdır.) Ağrı dağı eteklerinde ormanlık arazisi de vardır.
YÜZEY ŞEKİLLERİ : Yüzölçümü 3539 Km2’yi bulan ilin, Ermenistan ile hududunu boydan boya Aras Nehri teşkil etmektedir. Bölgenin, yaklaşık % 74’ü dağlık, % 26’sı da ovalık araziden oluşmakta olup, il genelindeki en önemli yükseltiler Büyük ve Küçük Ağrı, Zor, Durak ve Pamuk Dağları’dır. İlin güney kesimini, kuzey yamaçları zengin bir çayır örtüsüyle kaplı olan Aras dağlarının kolları engebelendirir.
AKARSULARI: Aras Nehri : Aras havzanın ana akarsuyudur. Türkiye topraklarında 435 km’lik uzunluğa ulaşan Aras ırmağı, yüksek dağların bol yağışlarıyla beslenmesine karşın, doğu’nun soğuk ve kurak rejiminden de etkilenmektedir. Aras’ın hemen hemen tümüyla kar rejimi içinde kalan önemli bir kesimi kış aylarında dolar. Yaz aylarında ise düşen bol yağmur, akarsuyun su kaybını büyük ölçüde karşılar.
Aras’ın Iğdır Ovası’ndaki debisi Nisan’da 180-200 m3/sn, Mayıs’ta 100-150 m3/sn, Haziranda ise 50 m3/sn olarak ölçülmüştür. Temmuz-Ağustos aylarında akıttığı su miktarı, saniyede 20-30 m3’e değin düşmektedir.
GÖLLERİ : Abbas gölü (Tuzluca)
DAĞLARI: Zor, Durak ve Pamuk Dağları, Büyük ve Küçük Ağrı dağının kuzeybatı yamaçları ve 5.137m. doruğu il sınırları içindedir
OVALARI :Iğdır ovası ; ova Aras ırmağının Türkiye topraklarından çıktığı yerde, vadinin güney kenarı boyunca uzanan, güneyden Büyük ve Küçük Ağrı dağları, Çengel Gediği, batıdan Söğütlü Kırı ile çevrelenen düz alanlarda yer alır. Ova, daha önce, bölgenin eski merkezi Sürmeli’nin adıyla anılıyordu.
ığdır ovası, Erzurum’dan Hazar Denizi’ne kadar uzanan Vadisi’nin orta bölümünü oluşturur. Ova, vadi tabanının Türkiye topraklarında kalan güney kesmini kaplar. Yüzölçümü 650 Km2’yi bulan ve bir çöküntü alanına tekabül eden Iğdır ovası, Aras’ın ve öbür küçük akarsuların taşıdığı alüvyonlarla oluşmuştur. Ovanın oluşumunda Ağrı Dağları’ndan inen volkanik tüflerinde büyük rolü vardır. Bu nedenle toprağı çok verimlidir. Ancak sulama ovada bir zorunluluktur.
Iğdır ovasının tümü Aras Irmağınca sulanır. Pamuk, Pirinç, Buğday, Arpa her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği Iğdır Ovası, hayvanların barınabilmesi için oldukça elverişlidir. Yaz aylarında kuru sıcaklar başlayınca, hayvanlar güney ve güneybatıdaki dana serin yaylalara çıkarılır.
SÜRMELİ ÇUKURU: İlin adeta toplam arazisinin adıdır. Anayurda bağlanmadan, 1849’da Çarlık Rusya’sı tarafından Erivan (Revan) Guberniyasına bağlı Liva/Sancak konumundayken bu isimle de anılmıştır. İl sınırı Arpaçay’ın Arsala birleştiği Ergüder’den başlasa da, sürmene çukuru tam manada Çalpaladan (kiti) başlar, Dil de biter. Aras çağlayarak geçerken solda bıraktığı Sahat Çukuru (Erivan ovası) aynı düzlüğün bir parçasıdır.
TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ: Bölge, turistik değerler bakımından zengin özellikler göstermesine rağmen, turizm faaliyetleri henüz gelişmemiştir. Bunun nedenleri olarak; bölgenin turizm potansiyelinin tanıtımının yapılmamış olması, az sayıdaki konaklama tesisi hariç, bölgede bu amaca yönelik tesislerin henüz kurulmamış olması gibi faktörlerin esas rolü oynadığı söylenebilir. Bu nedenle; bölgenin turizm potansiyeli tanıtılmalı, turizm belgeli tesis ve yatak kapasiteleri artırılmalı, tarihi eserler restore edilmeli ve il genelindeki yaylaların turizm amaçlı kullanıma uygunluğu araştırılmalıdır.
İlde turizmin gelişmesini imkan sağlayacak kaynaklar ortaya çıkarılarak kültür ve tabiat varlıkları koruma altına alınmalıdır. İlin kültürel hayatının canlandırılması ve tanıtımı için kültür ve sanat etkinliklerinin festival haline dönüştürülerek daha düzenli ve coşkulu olarak kutlanması sağlanmalıdır.
Ağrı Dağında yüksek bir turizm potansiyelinin var olduğu değerlendirilmektedir. Hz. Nuh’un gemisinin burada karaya oturduğu sanılır ki, dağın belli bir yüksekliğine Hz.Nuh’un temsili gemisi yerleştirilip, teleferik hattı konularak yörenin turizm cazibesini artırmanın yanında, söz konusu dağın kış ve dağcılık sporlarına da açılması düşünülmelidir. Tespitlere göre bölgede, tarihi eser değeri taşıyan yedi tane sanat eseri bulunmaktadır. Bunlar; Karakale Ören yeri, Kervasaray, Kümbet, Kültepe, Ahura ören yeri, Iğdır Korgan, Koçbaş Mezarlardır.
EKONOMİ: ığdır ilimizin ekonomik geçim kaynağı, Kars ve Ardahan’da olduğu gibi tarım ve hayvancılıktır. Yalnız buradaki fark, gelirin IĞDIR’da tarım gelir kaynağının birincilik teşkil etmesidir. Iğdır’ın diğer illere göre avantaj sağladığı diğer bir gelir kaynağı ise, sınır ticaretidir. Bu ticaret Kafkasya da ki yeni kurulan Cumhuriyetlerledir. Nahçıvan –Iğdır arasında fiziki bağlantıyı sağlayan Hasret köprüsüdür. Yanı sıra İran’dan transit geçiş Iğdır’daki esnafa ikmal, konaklama vs. dolayısıyla alışveriş geliri sağlamaktadır.
TARIM: Bölgedeki ekonomik faaliyetlerin başlangıç tarihinin, en az yerleşme tarihi kadar eski olduğu tahmin edilmektedir. Bölgede, Urartu Devleti zamanında tahıl tarımı, bağcılık ve meyvecilik faaliyetlerinin çok ileri bir düzeyde bulunduğu sanılmaktadır.
Ancak, bölgede yetiştirilen tarımsal ürünlerden bazıları zamanla önemini kaybederken, bazıları önemini korumuş, bazı ürünlerin tarımı ise, ancak 1956’dan sonra başlamıştır. Örneğin; halen ovanın güneyindeki yamaçlarda üzüm bağları izlerine rastlanması, Aras nehri boyunca Kazancı köyünden Koçkıran köyüne kadar olan sahada toprak altından üzüm bağı köklerinin çıkması, bölgede eski devirlerde (özellikle Rus işgali döneminde) bağcılığın bir hayli yaygın olarak yapıldığını göstermektedir. Oysa bugün, bir kaç köy dışında üzüm yetiştiriciliğine pek rastlanmaz. Ovada yetiştirilen dut ağacı sayısının giderek azalması, ipekböceği yetiştiriciliğinin zamanla ortadan kalkmasına yol açmıştır. Ovada önemini kaybeden bir başka tarım ürünü de çeltiktir. Yörede 1970’li yıllara kadar geniş ölçüde yapılan çeltik ekimi, sıtma salgınlarının önüne geçmek amacıyla bu tarihte yasaklanmıştır.
Ovadaki şeker pancarı üretimi Erzurum Şeker Fabrikası kurulduktan (1956) sonra başlamış (1958) olup, bu ürün, halen yörede pamuktan sonra en geniş ekiliş alanına sahiptir. Pamuk tarımı, buğday tarımı, meyvecilik ve sebzecilik geçmişte olduğu gibi bugün de ovadaki en önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. Iğdır Ovasının güneyindeki dağlık bölgede hakim ekonomik faaliyet, tahıl tarımı (buğday, arpa) ve hayvancılıktır.
Bölgenin yaklaşık 353.900 hektarı bulan toplam yüzölçümünün yaklaşık 77.900 hektar (% 22) kadarı ekili ve dikili tarım arazilerinden oluşmaktadır. (Nadas alanları dahil) Aynı yıl, Türkiye’de bu oranın % 33.9 dolayında olduğu hatırlanırsa, bölgedeki tarım topraklarının ülkemiz geneline göre daha kısıtlı olduğu anlaşılır. Bu durum, bölge arazilerinin büyük bir kısmının çoraklık sorunu dolayısıyla tarıma uygun olmamasından kaynaklanmaktadır denilebilir. Nitekim, ovada sulanabilecek 66.627 hektar alanın, 1997 yılı itibariyle ancak 57.108 hektar (%85.7) kadarı sulamalı tarıma açılabilmiştir. Ovada ticarete yönelik tarla ve bağ-bahçe tarımı faaliyetleri, hemen bütünüyle birinci grup tarım arazilerinin bulunduğu Batı Iğdır Ovasında gelişmiştir. Buna karşılık, Doğu Iğdır Ovasının çorak toprakları üzerinde kurulmuş bulunan köylerde, iktisadi anlamda herhangi bir tarımsal faaliyet söz konusu değildir. Bu köylerde temel geçim kaynağı hayvancılığa dayanmaktadır.
Ovada yıllık yağış tutarı 256.7 mm. kadar olup, bu miktar, yörede tarımı yapılan çeşitli kültür bitkilerinin su ihtiyacını doğal olarak karşılama bakımından çok yetersizdir. Yıllık yağış tutarının azlığına, yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma miktarının fazlalığı da eklenirse ovadaki tarım hayatında sulamanın ne derece önem taşıdığı daha kolay anlaşılacaktır. Bu nedenle yörede sulamalı tarım sistemlerine başvurulmaksızın kesinlikle tarım yapılamayacağını ifade etmek gerekir.
SANAYİ : İlimizde sanayi faaliyetleri henüz gelişmemiş olup, sanayi tesisleri genel olarak tarımsal üretimden sağlanan hammadde kaynaklarına dayanarak kurulmuştur. Mevcut sanayi tesisleri, tarımsal hammadde kaynaklarının değerlendirilmesine ve bazı küçük el sanatlarına yöneliktir. Bunlar arasında; aras tekstil fabrikası, un fabrikaları, çırçır atölyeleri, keçe atölyeleri ve un değirmenleri sayılabilir. Çalıştırdıkları işgücü genellikle 5-10’u geçmez. Bu işyerleri, hammadde kaynaklarının mevsimlik olarak sağlanmasına bağlı olarak yılın belli dönemlerinde faaliyet gösterirler. Bu nedenle çalıştırılan işgücünün 1-2’si daimi, kalanı mevsimlik işgücünden oluşmaktadır. İlimizde, İstanbul Urman Şirketine bağlı pomza madeni üretim işletmesi yanında, Karakoyunlu İlçesinde faaliyet konusu un, irmik yem ve makarna olan özel sektöre ait 3 adet fabrikadan ikisi üretime geçmiş, diğerinin montaj çalışmaları devam etmektedir. Tuzluca’da kurulu bulunan tuğla fabrikası modernizasyon ve kapasite genişletmesine giderek yıllık üretimini 3.000.000 adede çıkarmıştır.
İlimizde; 317 işyeri, çıraklık okulu ve diğer sosyal tesisleri kapsayan Iğdır Küçük Sanayi Sitesi ve site alt yapı inşaatı 1998 yılı Eylül ayı itibariyle işletmeye alınmıştır. Organize Sanayi Bölgesinin kuruluş çalışmaları ise devam etmektedir
TARİHİ : Iğdır ile ilgili olarak bugüne kadar yapılan çeşitli arkeolojik ve prehistorik (tarih öncesi) araştırmalar, bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin bir çok medeniyete ve uygarlığa beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır. Iğdır Ovası’nda bulunan kara obsidiyen taş aletlerle, çakmak taşından yapılmış aletler, mezolitik (yontma taş) devrin bölgede de yaşandığını göstermektedir.
Bölgenin ilk yerleşik kavmi, MÖ. 5000-4000 yıllarında Orta Asya’dan geldikleri kabul edilen, bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu’da yerleştikleri sanılan HURRİLER'dir. Hurrilerden sonra, MÖ.. 3000-2000 yıllarında MİTANNİLER, ETİLER, ASURLAR, KİMMERLER, MEDLER, PERSLER, SÜMERLER ve SUBAİLER gibi kavimlerin Orta Asya’dan gelerek Ağrı Dağı yamaçları, Aras Nehri Havzası ve Doğu Anadolu’da ikamet ettikleri sanılmaktadır. Bölge daha sonra sırasıyla; URARTULAR, İSKİTLER, SELEVKOSLULAR, ARSAKLILAR, SASANİLER, ARAPLAR, BİZANSLILAR, SELÇUKLULAR, MOĞOLLAR, ÇİNGİZLER, İLHANLILAR, CELAYIRLILAR, KARAKOYUNLULAR, AKKOYUNLULAR ve SAFEVİLER’ İN eline geçmiştir.
Yavuz Sultan Selim’in 1514’te Çaldıran Savaşı’yla Safevileri yenmesiyle birlikte bölge de Osmanlı idaresine girmiştir. Osmanlıların 1583’te Revan’ı (Erivan) fetihlerinden sonra, bugünkü Iğdır, Tuzluca ve Aralık ilçelerinin idaresi “Aralık Kazası” adıyla Revan Eyaleti’ne bağlanmıştır.
İranlılarla yapılan savaşlar sonunda imzalanan 1736 tarihli İstanbul Antlaşmasından sonra 1827’ye kadar İRAN idaresinde kalan bölge, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonunda 42 yıl Rus işgaline maruz kalmıştır. 1917 Ekim Devriminden, Bolşevik İhtilali sonra içine düştüğü siyasi bunalımdan kurtulamayan Rusya’nın diğer devletlerle Brest-Litovks muahedesini imzalamasıyla bölge, tekrar Türklere geçmişse de 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesiyle Türk orduları bölgeden çekilince bölge Ermeniler ’in mezalimine sahne olmuştur.
Nihayet, 14 Kasım 1920’de 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki kahraman Türk ordusunca bozguna uğratılan Ermenilerin Aras Nehri’nin kuzeyine püskürtülmesiyle birlikte, Iğdır ve çevresi de kesin olarak Türkiye’nin mukaddes topraklarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Nitekim, Iğdır’da 14 Kasım tarihleri ilin düşman işgalinden kurtarılışının yıl dönümü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır