Tek bir oğlum var. Allahü teala başka evlat vermedi. Çok şükür, ona da hamd ediyoruz. Olmayanlara da sabır diliyoruz.
Aman gençler okuyun, okuyun ama hayırlısını isteyin.
Herkes gibi ben de istedim evladımın okumasını. Ama o kadar istememe rağmen ne yazık ki oğlum okumadı.
Lise ikiden sonra okulu yarım bıraktı. Biz de fazla üstüne gitmedik. Daha sonra aklına koymuş, altı ay bilgisayar kursuna gitti. Kursta çok da başarılı oldu. Demek ki insan bir işi severek yapmalı. O zaman zor diye bir şey olmuyor.
Şimdi büyük bir şirkette bilgisayar operatörü olarak çalışıyor. Çok şükür iyi de maaş alıyor. Bu arada Allaha şükür oturacak kadar bir de evimiz var. Beyim de Toprak Mahsulleri Ofisinden emekli. Çok şükür kimseye muhtaç olmadan geçinip gidiyoruz...
Yaşadığımız olay iki yıl önceydi. Gülşen isminde bir tanıdığım komşuma demiştim ki:
“Filan kimsenin kızının bir fikrini arasan... Acaba oğlumuza kızlarını düşünürler mi?”
Sağ olsun beni kırmadı. Bir gün benden habersiz gibi kızın annesine gitmiş:
“Sizin kızı Ayşe Teyze’nin oğluna münasip görmez misiniz?” diye söylemiş.
Aldığı cevap enteresan:
“Yok” demiş, “En azından bir evi, bir arabası olmalı. Bir de üniversiteli...”
En çoğundan ne kadar olurdu bilemiyoruz. Tabii kadın bana durumu anlattı. Ben bu durumdan oğluma bahsetmemiştim. Fakat bir gece dedim ki:
“Gülşen Teyzen bir ahbabın kızına bizlerden söz etmiş, böyle böyle demişler.”
Hayret! Daha önce böyle şeyler duyardım ama inanmazdım. Meğer insanın başına bu türlü işler gelince inanıyor. İnanılır gibi değil.
Aileler evlendirecekleri kızları ya da oğulları için nasıl da ahlâktan, edepten güzel huydan önce bu tür istekleri öne sürüp, böyle şeyler konuşabiliyorlar?
Oğlum bana dedi ki:
-Üzülme anam, herkesin bir şartı oluyor. Asıl benim şartım var. Alacağım kızın hem arabası olacak hem de bir dairesi. Sen Gülşen Teyzeye söyle, benim şartlarımdan bahsetsinler, bakalım o zaman ne diyecekler?
Gülşen Hanım bunu kız tarafına bahsettiğinde kızın annesi gözlerini öyle bir açmış ki, şaşırmış. Kızına dönerek “Gördün mü? Senin şartların varsa oğlanların da var” demiş.
Bu konu öylece kapanmış... Aradan bir iki ay geçtikten sonra kızın annesi Gülşen Hanıma mevzuyu açmış ve bizim oğlandan söz etmiş:
-İyi insanlar, sen bizim söylediklerimize bakma, laf gelişi söyledik. Babası “eğer isterlerse veririm” diyor.
Haberi oğluma iletince, oğlum ayak diretti. “Hayır, olmaz. Allahın izniyle ben istediğim gibi bir kız alacağım, herkes gönlüne göre bulsun” dedi.
Çok sürmedi. Balıkesir’in şirin bir kasabasında oturan kız kardeşim, hayırlı bir haber getirdi.
-Abla bizim komşular Almanya’dan dönüş yaptılar. Liseyi bitirmiş bir kızları, iki de oğulları var ama oğlanlar henüz küçük. Almanya’dan gelirken babası kıza bir de araba getirmiş. Mudanya’dan da üç çocuğuna birer yazlık almış. Diyorlar ki, “Dürüst bir genç bulursak, kızımızı evlendireceğiz.”
Bizim çocuk hemen devreye giriyor. Balıkesir’in bu şirin kasabasında oturan kızı görmeye gittik. Her iki aile de birbirimizi sevdik. Söz alıp geldik. Üç ay içinde de kendimize uygun düğün yaptık...
İki senedir oğlum çok mesut bir hayat sürüyor. Bu arada bir de kız torunumuz oldu, tatlı mı tatlı... Allahü teâlâ herkese hayırlısını nasip etsin. Şimdi oğlum diyor ki:
“Anne inanın ne zenginlikte gözüm var, ne hanımın arabasında ya da dairesinde... Yalnızca böyle düşünenlere inat olsun diye böyle bir kız aradım. Allahü teala da muradımı verdi.”
Darısı muradı hayır olan gençlere...